Slide background

Meü

Slide background

Meü

Slide background

Meü

Slide background

Meü

Slide background

Meü

Slide background

Meü

Genel Bilgi

ÖNSÖZ

Mersin Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi bünyesinde 2015 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmaları aylık kurul toplantılarıyla başlamış olup; 2016 Şubat ayından itibaren İş Sağlığı ve Güvenliği Birimi olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (İSGK) gereklilikleri yerine getirilmektedir.

 

GENEL BİLGİ

İş; çalışan insanın sosyal, ekonomik ve kültürel hayatının ağırlık merkezidir. Güvenli ve rahat bir ortamda doyurucu bir iş, sağlık kaynağıdır. İnsanlar günün üçte birini işinde, yaşadığı yılların en az üçte ikisini iş hayatında geçirmekte, çalışma çevresinin neden olduğu birçok tehlike ile yüzleşmektedir. Hastaneler iş sağlığı ve güvenliği kapsamında çok tehlikeli sınıfta yer almaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği, tek bir kavram olarak kullanılsa da, “iş sağlığı” ve “iş güvenliği” olmak üzere, birbirine sıkıca bağlı iki kavramı içermektedir. İş sağlığı ve güvenliği çerçevesinde “iş sağlığı” kavramı, iş ortamında mevcut ve olası, sağlığı etkileyen risk faktörleri karşısında işçinin sağlığının korunması anlamına gelmektedir. “İş güvenliği” ise, işçinin teknik özellikli risklere karşı korunmasını içeren bir kavramdır. Buna göre iş sağlığı ve güvenliği, “işin yürütülmesi sırasında doğan, sağlığa zarar verecek koşullardan ve güvenliği tehlikeye düşürecek durumlar ile davranışlardan korunmak, üretimin devamlılığını sağlamak ve verimliliğini artırmak amacıyla yürütülen sistemli ve bilimsel çalışmalar bütünüdür”.

WHO ve ILO' ya göre iş sağlığı ve güvenliğinin tanımı; “Çalışanların iş kazalarına maruz kalmalarını ve meslek hastalıklarına yakalanmalarını önlemek fiziksek, psikolojik ve sosyal yönden tam iyilik hali ve huzurlu ve güvenilir bir çalışma ortamı sağlamak için tedbir alınması gereken önlemler dizisidir”.

İş sağlığı ve güvenliğinin amacı; çalışanların sağlıklı ve emniyetli bir çalışma ortamına kavuşturulması, işyerlerinde verimli bir çalışma ortamının hazırlanması, iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle ortaya çıkan doğrudan ve dolaylı milli kayıpların en aza indirilmesinin sağlanmasıdır. Buna ek olarak; çalışanları sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak, insanların ve eşyaların zarara uğramasını önlemek, çalışanların, yaptıkları işe uyumlarını sağlamak, uğranılan zararların derecelerini, objektif ve bilimsel yollarla değerlendirmektir.

İş sağlığı ve güvenliği; yaşama, sağlık, sosyal güvenlik ve çalışma hakkına dayanan iş sağlığı ve güvenliği hakkının korunmasını amaçlar. İş sağlığı ve güvenliğinin temel felsefesi olan önleyici yaklaşım tüm çalışanların yaşamının, sağlığının ve karşılaşabileceği bir takım sosyal risklerin güvencesini oluşturur. Yaşamı korunan, sağlığı ve güvenliği gözetilen kişi, çalışma hakkını da etkin bir biçimde kullanabilecektir.

Çalışma eylemi eskiden beri çalışanın sağlığını ve güvenliğini tehdit eden tehlike ve riskleri bünyesinde barındırmaktadır. Ancak işyerlerinin ve yürütülen işin içerdiği tehlike ve riskler gün geçtikçe artmakta, bilim ve teknolojideki gelişmeler baş döndürücü hızı ile yeni tehlike ve riskleri beraberinde getirmektedir. Hastaneler, işyerine ve işe özgü tehlikelerin, maruz kalınacak mesleki risklerin ve gerçekleşebilecek iş kazası ve meslek hastalıklarının fazlaca çeşitlilik gösterdiği çalışma alanlarıdır.

Haftada 7 gün 24 saat hizmet veren hastaneler ve bu organizasyonun olmazsa olmaz unsuru olan sağlık çalışanları, sunulan hizmetin niteliği ve taşıdığı riskler göz önünde bulundurulduğunda, iş kazası ve meslek hastalıkları açısından risk altında bulunan bir gruptur. Bu durum, hastanelerde iş sağlığı ve güvenliğinin önemini ön plana çıkarmaktadır.

 

İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi

Dünyada ve Avrupa’da sanayi devriminin yarattığı olumsuz çalışma koşulları çalışan sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili yasaların hazırlanmasına ve yaptırımlar uygulanması konusunda çeşitli çalışmalar yapılmasını zorunlu kılmıştır. İş sağlığı ve güvenliğinin ciddi bir şekilde ele alınması ve yasal düzenlemelere gidilmesi 19. yüzyıldan sonradır. Dünyadaki meslek hastalıkları ve iş kazalarını önlenmesiyle ilgili 1919 yılında faaliyetlere başlayan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bu konuda önemli çalışmalar yapmış ve 1946 yılında Birleşmiş Milletler ile imzaladığı antlaşma sonucu bir uzmanlık kuruluşu durumuna gelmiştir. Kuruluşundan bu yana geçen süre içerisinde Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Ülkemizin Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) katılımı ise 9 Temmuz 1932 tarihinde başlamıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) kimyasal maddeler için saptadığı “işyerlerindeki maruz kalma değerleri” ve işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili alınan kararlar ve oluşturulan uluslararası sözleşmeler, bu konudaki sorunların çözümüne katkılar sağlamıştır. Türkiye, ILO'nun anayasasında yer alan ilkeleri kabul etmesinin gereği olarak, 1934 yılında bir tasarı hazırlamış ve bu tasarı 1936 yılında 3008 sayılı İş Kanunu olarak kanunlaşmıştır. Türkiye ILO'nun faaliyetlerine 1945 yılında Çalışma Bakanlığı'nın kurulmasından sonra etkin şekilde katılmıştır. Yıllar içinde günün ihtiyaçlarına uygun olarak birçok kanun çıkarılmıştır. En son yenilik ise, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun (İSGK) 2012 yılında yürürlüğe girmesiyle gerçekleşmiştir. Bu Kanuna bağlı olarak çıkarılan bir dizi yönetmelik ile iş sağlığı ve mevzuatı ayrıntılı düzenlemesine kavuşmuştur.

İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Bazı Temel Kavramlara 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yer verilmiştir. Bu kavramlar;

1. Çalışan; İSGK kapsamında çalışan, kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişiyi ifade eder. Böylece iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına hem kamu hem özel sektör dahil edilerek, kapsamı genişletilmiştir. Kanunda sayılan istisnalar hariç olmak üzere, sadece işçiler değil, tüm çalışanlar iş sağlığı ve güvenliği korumasına alınmıştır.

 2. İşveren; İSGK’na göre işveren, çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlardır. Yani, tüm kamu ve özel sektör işverenleri bu kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmek durumundadır. Bunun yanı sıra, işveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, İSGK’nun uygulanması bakımından işveren sayılırlar.

3. İşyeri; İşyeri, mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile çalışanın birlikte örgütlendiği, işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçları da içeren organizasyonu ifade eder.

4.Tehlike; Tehlike kavramının üzerinde de durulması gerekir. Zira tehlike kavramı, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun temelini oluşturur. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatında tehlike, işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyeli olarak tanımlanmaktadır. Bir başka tanımda ise tehlike, “bir nesne ya da olgunun kendi yapısında olan ve etkileme koşullarında insan ya da çevreye zarar oluşturma olasılığı” olarak ifade edilmektedir. Tehlike; fiziksel ve ergonomik, kimyasal ve biyolojik, kişisel ve psiko-sosyal etmenli olabilmektedir.

5. İş Kazası; Sigortalının, işveren otoritesi altında bulunduğu bir sırada gördüğü iş veya işin gereği dolayısıyla aniden ve dıştan meydana gelen bir etkenle onu bedence ya da ruhça zarara uğratan olaydır.

6. Meslek hastalığı; Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.

Meslek hastalıkları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından beş ana grupta toplanmıştır.

– A Grubu: Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları,

– B Grubu: Mesleki deri hastalıkları,

– C Grubu: Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları,

– D Grubu: Mesleki bulaşıcı hastalıklar,

– E Grubu: Fiziksel etkenlerle olan meslek hastalıklarıdır.

 

İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili Kuruluşlar;

 İş sağlığı ve güvenliği alanında Dünyada ve Türkiye de pek çok kuruluş bulunmaktadır.

Dünyada İş Sağlığı ve Güvenliği ile İlgili Kuruluşlar

a)      Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO);

 ILO İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalar yapmıştır. ILO’nun bu alandaki çalışmalarının süreklilik göstermiş ve politikaları genişletilmiştir. 1919 yılındaki Versay Anlaşması’nda ilk oturumunda çalışma süresi çalışma yaşı, konferansta çalışanların durumları, çalışma hayatı ile ilgili haklar ve sosyal düzeydeki problemler görüşülmektedir. ILO’nun "İşyerlerinde maruziyet değerleri’’ ve “İşçi İş Sağlığı ve İş Güvenliği” le ilgili uluslararası sözleşmeleri işyerlerindeki problemlerin çözümü konusunda katkı sağlamıştır.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili Türkiye tarafından onaylanmış ILO sözleşmeleri;

a. 14 sayılı Haftalık Dinlenme (Sanayi) Sözleşmesi,

b. 42 sayılı İşçinin Tazmini (Meslek Hastalıkları) Sözleşmesi,

c. 45 sayılı Her Nevi Maden Ocaklarında Yeraltı İşlerinde Kadınların Çalıştırılmaması Hakkında Sözleşme,

d. 81 sayılı İş Teftişi Sözleşmesi,

e. 115 sayılı İşçilerin İyonizan Radyasyonlara Karşı Korunması Hakkında Sözleşme,

f. 119 sayılı Makinaların Gerekli Koruma Tertibatına İlişkin Sözleşme,

g. 134 sayılı İş Kazalarının Önlenmesine İlişkin Sözleşme,

h. 155 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşme,

i. 159 sayılı Mesleki Rehabilitasyon ve İstihdam Sözleşmesi,

j. 161 sayılı İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin Sözleşme,

k. 182 sayılı Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması Hakkında Sözleşme.

b)     Dünya Sağlık Örgütü (WHO);

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1948 yılında Cenevre’de kurulmuştur. DSÖ, Birleşmiş Milletler sistemi işçinde yetkiyi organize etmektir. DSÖ küresel sağlık konularındaki liderlik eder sağlıkla ilgili eğilimleri değerlendirir. Halkın sağlığını dünyada barış ve güvenliğini sağlaması amacıyla açısından temel önem arz ettiğini kabul eder.

Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği ile İlgili Kuruluşlar

a)      İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGGM) İSGGM Görevleri;

• Politikaları takip etmek ve etkinlikler hazırlamak

• Kişisel koruyucuların ve makine koruyucularının üretimini yapacak kuruluşların usul ve esaslarını belirlemek

• Araştırma ve inceleme çalışmalarını programlamak ve planın uygulanmasını sağlamak

• Çalışanlarla ilgili tedbirler almak,

• İSG Merkezi çalışmalarını yönetmek, denetlemek ve düzenlemek.

b)     İş Teftiş Kurulu(İTK);

 İTK 1979 tarihinde kurulmuştur. Görev ve yetkilerini sıralayacak olursak;

• Mevzuatın uygulanmasını sağlamak ve denetlemek

• İş yeri denetimi ile ilgili çalışmalar yapmak

• İş yeri denetimi ile ilgili belgeleri tutmak, yayınlanmasını sağlamak ve değerlendirmek

c)      Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi(ÇASGEM);

ÇASGEM’ in amacı sosyal güvenlik konularında çalışma hayatında ulusal ve uluslararası düzeyde danışmanlık faaliyetlerinde bulunmaktır. ÇASGEM’ in görevleri;

• İstatistikler hazırlamak

• Mevzuatlar ile ilgili araştırmalar yapmak

• Derleme yapmak

• İşyerlerinin iş verimi ve çalışma konuları ve ile ilgili meselelerini inceleyerek tavsiyelerde bulunmak

• Çalışma hayatı, işçi ve işveren ilişkileri, verimlilik, sosyal güvenlik, istihdam, kalite yönetimi, ergonomi, çevre konuları ile ilgili araştırmalar yapmak d) Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) Sosyal Güvenlik Kurumunun görevleri;

• Sosyal güvenlik alanında, iş birliğini ve koordinasyonu sağlamak

• Sosyal güvenlik politikalarını geliştirmek ve bu politikaları uygulamak

• Kişileri hak ve zorunlulukları konusunda bilgilendirmek

• Sosyal güvenliğe ilişkin hususlarda uluslararası gelişmeleri izlemek

 

Sağlık Çalışanlarına İlişkin Ulusal Düzeydeki Yasal Düzenlemeler

Sağlık çalışanlarına ilişkin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler ülkemiz açısından ele alındığında; iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin risk grupları genel tebliği, ağır ve tehlikeli işler yönetmeliği, ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları hakkında yönetmelik, yataklı tedavi kurumları işletme yönetmeliği, özel hastaneler yönetmeliği, sağlık bakanlığı yataklı tedavi kurumları kaliteyi geliştirme ve performans değerlendirme yönergesi, kadın işçilerin gece postalarında çalıştırılma koşulları hakkında yönetmelik, koruyucu donanım yönetmeliği, güvenlik ve sağlık işaretleri yönetmeliği, kimyasal maddelerle çalışmalarda sağlık ve güvenlik önlemleri hakkında yönetmelik, biyolojik etkenlere maruziyet risklerinin önlenmesi hakkında yönetmelik, kanserojen ve mutajen maddelerle çalışmalarda sağlık ve güvenlik önlemleri hakkında yönetmelik, yataklı tedavi kurumları enfeksiyon kontrol yönetmeliği, diyaliz merkezleri yönetmeliği, tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliği, radyoloji, radyom ve elektrikle tedavi kuruluşları hakkında yönetmelik olmak üzere birçok yasal düzenlemenin olduğu görülmektedir.

 

İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatında Sağlık Sektörünün Yeri

İş sağlığı ve güvenliği mevzuatımızda, iş faaliyetleri, taşıdıkları risk özellikleri bakımından “tehlike sınıfları” denilen bir sınıflandırmaya tabi tutulmaktadırlar. Bu sınıflandırmada az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli olmak üzere üç kategori bulunmaktadır.

Bir işyerinde alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemleri, yürütülen faaliyetin hangi sınıfta yer aldığına göre değişiklik arz etmektedir.

Bir işin hangi tehlike sınıfında yer aldığı, Bakanlıkça çıkarılan İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’nde listelenmektedir. Bu listeye göre sağlık sektörü, çok tehlikeli sınıfta yer almaktadır. İş kazası ve meslek hastalıkları konusunda sağlık çalışanları, yüksek tehlike altındadırlar.

 

Sağlık Sektöründeki Risk Faktörleri

Sağlık çalışanları, her gün onlarca hastalık ve yaralanma riskiyle karşı karşıya kaldıkları bir ortamda çalışmaktadırlar. Hastanelerde enfeksiyonlar, ilaçlar, malzemelerin yarattığı tehlikeler, atıklar, iş yükü fazlalığı, çalışanların dikkatsiz davranışları gibi birçok sebepten gerek delici ve kesici alet yaralanmalarına, gerekse sıçrama sebebiyle kan yoluyla bulaşan hastalıklara maruz kalmaktadırlar. Yapılan çalışmalarda iş güvenliğinin yeterince sağlanamamasından dolayı en çok riske maruz kalan sağlık çalışanları grupları hemşireler ve hekimlerdir.

Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı iş kazaları ve meslek hastalıkları, çalışanların ya da işletmenin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymamalarından kaynaklanmaktadır. Yapılan çalışmalarda, iş sağlığı ve güvenliği eğitimi alan çalışanların sayısı arttıkça, iş kazası ve meslek hastalığı sayısının azaldığı ortaya konmuştur.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin 2014 yılı verilerine göre 2014 yılında 221 bin 366 iş kazası yaşandığı bildirilmiştir. Ölümle sonuçlanan kaza sayısı 1.626 olarak verilmiştir. 2013 yılı sonuçları ile karşılaştırılmış; meydana gelen iş kazalarında yüzde 15 artış olduğu görülmüştür. Sağlık hizmetlerinde kullanılan; kesici-delici-batıcı uçlu ekipman, kırık cam, tüp yada araçlar kesiklere neden olabilmektedir. Kişisel güvenlik önlemlerinin yetersizliği, bilinçsiz hasta kaldırma ve taşıma vb. gibi uygunsuzluğu artıran ortamlar sağlık sektöründe iş kazası riskini artırmaktadır.

Amerikan Ulusal Mesleki Sağlık ve Güvenlik Enstitüsü (National Institute for Occupational Safety and Health - NIOSH), hastanelerde 29 çeşit fiziksel, 25 çeşit kimyasal, 24 çeşit biyolojik, 6 çeşit ergonomik ve 10 çeşit psikososyal tehlike ve risk olduğunu bildirmiştir.63

Sağlık çalışanlarında sık görülen hastalıklar; tüberküloz, Hepatit-B, AIDS, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği, menengokoksik menenjit, gis enfeksiyonu, lejyoner hastalığı, difteri, boğmaca, sarıhumma, herpes enfeksiyonudur (uçuk). Bu hastalıklar çeşitli yollarla bulaşmakta ve sağlık çalışanları için büyük risk oluşturmaktadırlar. Bu nedenle güvenlik önlemlerinin gereği gibi alınması, sağlık çalışanları için hayati önem taşır.

Hastane çalışanlarının sağlık ve güvenlik programlarının değerlendirilmesi için ulusal iş güvenliği ve sağlığı enstitüsü rehberinde, iş hastalıkları ve kazalarından korunmak için hastane içinde, çalışanların 24 saat tıbbi, psikolojik ve diğer danışmanlık servislerini alabilecekleri özel bir yer olmasını ve tıbbi cerrahi, psikolojik ve rehabilite edici servislerin tüm çalışanlara verilmesinde yeterli kolaylık sağlanmasını önermektedir. 2011 yılında yayınlanan bir çalışmada, gerekli önlemler alınmadığında sağlık çalışanlarının çalışma ortamından kaynaklanan risklerden daha fazla etkilendiği bildirilmiştir. Bu etmenlerden birinin çalışma süresi olduğunu bildiren çalışma, süre arttıkça çalışma ortamından kaynaklanan risklerden etkilenme olasılığı ve sıklığının artacağına dikkat çekmiştir. Sağlık çalışanlarının çalışma süreleri işin doğası gereği zaten uzun ve belirsizdir.2011 yılında çıkarılan “Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına Dair Yönetmelik” doğrultusunda çalışanların sağlığına ve güvenliğine yönelik çeşitli düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre, hastanelerde çalışan güvenliği komitesinin kurulması, programının hazırlanması, çalışanlara yönelik eğitim, danışmanlık, sağlık taramaları, kişisel koruyucu önlemler, enfeksiyonların kontrolü ve bağışıklamanın sağlanması ve şiddetin önlenmesine yönelik çalışmalar başlatılmıştır.

Sağlık çalışanlarının en sık maruz kaldığı riskler ayrı başlıklar halinde ele alınmıştır.

 

1.      Delici ve Kesici Alet Yaralanmaları

Delici ve kesici aletler, elle tutulduğu sırada cildin penetran yaralanmasına neden olabilen tıbbi veya laboratuar ekipmanlarıdır. Bunlar iğneler, sivri uçlu intravenöz giriş araçları, bisturiler, lansetler, pipet ya da ampüllere ait kırık cam parçaları ve enjektörlerdir.

Delici ve kesici alet yaralanmalarında risk oluşturan, kan ve vücut sıvılarıyla bulaşan enfeksiyon etkenleridir. Bu yolla sağlık çalışanlarına en az 20 farklı enfeksiyon etkeni bulaşabilmektedir. Sistematik enfeksiyon oluşturması bakımından en önemli etkenler Hepatit B virüsü (HBV), Hepatit D virüsü (HDV), Hepatit C virüsü (HCV) ve HIV’dir.

 

2.      Kimyasal ve Biyolojik Riskler

Hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde sıkça kullanılan kimyasallar, aynı zamanda sağlık çalışanları için geniş ve izlenmesi zor bir risk grubu teşkil etmektedir. Bu riski sıklıkla yaratan kimyasallar, sterilizasyon işlemleri sırasında kullanılan sıvılar, etilen oksit, kimyasal dezenfektanlar, antiseptikler, pek çok boya ve çözücüler, etil alkol ve türevleri, formaldehit, iyotlu bileşikler, lateks ürünler, anestezik gazlar, kematerapötik ajanlar, ilaçlar ve solüsyonlar ve sitositik ilaçlardır.

Kimyasal maddelerin tek başlarına ve birlikte olası etkileri vardır. Cilt teması ya da inhalasyonu yoluyla çalışan bu etkenlere maruz kalmaktadır. Kimyasal tehlikelerin etkisi, maddenin yoğunluğuna, maruz kalma süresine, maruziyet şekline ve kimyasalların özelliğine bağlıdır. Sağlık çalışanlarının kimyasal tehlikelere maruz kalması akut ve kronik sağlık sorunlarına yol açmaktadır.

Anestezide kullanılan gazlar, etkilenme süresinde baş ağrısı, yorgunluk, irritabilite belirtilerine sebep olmaktadırlar. Kronik maruziyet durumunda ise spontan düşükler, prematüre doğumlar, konjenital malformasyonlar, karaciğer ve böbrek hastalıkları, mental bozukluklar ve kansere sebep olmaktadırlar.

Sağlık çalışanları aynı zamanda kan, kan ürünleri ve vücut sıvıları ile temasları sonucunda solunum, damlacık yolu ve bulaş sonucu ve diğer yollarla bir takım biyolojik risklerle de karşılaşmaktadırlar.

Koruyucu önlük, maske, yüz koruyucusu, gözlük ve eldiven kullanma, el yıkamanın ihmal edilmemesi, eskimiş ekipmanların değişimini sağlama gibi önlemlerin uygulanması kimyasal ve biyolojik risklerin önlenmesi bakımından büyük önem arz eden koruyucu önlemlerdir.

 

3.      Fiziksel Riskler

İşyerindeki fiziksel ve ergonomik koşulların yetersiz olması, iş kazası ve meslek hastalıklarının ortaya çıkmasına sebep olabilmekte ve bu tür risklerle tüm işyerlerinde karşılaşılabilmektedir.

Hastanede hastalar ve sağlık çalışanları için fiziksel tehlikeler grubunda en yaygın olarak radyasyon, gürültü, aydınlanma, elektrik düzeneği, kaygan zemin, sıcak/soğuk, havalandırma, vibrasyon ve toz etkenleri belirlenmiştir. Bu tehlikelere maruz kalma sonucunda gelişebilecek sağlık sorunları arasında iş kazaları, bel yaralanmaları, kesici-delici-batıcı cisim yaralanmaları, yanıklar, kırıklar, kas-iskelet sistemi sorunları, efor kapasitede azalma, dolaşım bozukluğu, işitme kayıpları, merkezi sinir sistemi depresyonu, görme bozuklukları yer alır.

Sağlık kurumlarında etkileri en iyi bilinen ve doğrudan gözlemlenebilen risk faktörü, radyasyondur. Yüksek dozlarda öldürücü, orta derece dozlarda yanıklar, katarakt, kısırlık, genetik ve konjenital anomaliler, uzun süreli etkilenme sonucunda ise kanser (özellikle lösemi) oluşumuna neden olabilirler.

Organ nakilleri, diyaliz, lazer, radyasyon, tedavi merkezlerindeki izleme cihazları, ileri bilgi ve beceri gerektiren aletler, o bölgeye özgü tehlikeler içerir. Radyoterapi bölümü, mutfak, çamaşırhane, dolaplar, pataloji laboratuvarları personel için riskli bölümlerdir.

 

4.      Şiddete Maruz Kalma

İşyerinde şiddet iş kazaları içinde değerlendirilmekte olup son yıllarda artış gösterdiği yapılan çalışmalarda ortaya konmaktadır. İşyeri şiddetinin gerçek boyutunun tam olarak bilinemediği, bilinen kısmının yalnızca gerçeğin bir kısmı olduğu ifade edilmektedir.

İş yerinde şiddet eylemi fiziksel, sözel veya tehdit şeklinde sınıflandırılmaktadır. Söz konusu fiziksel ve sözel şiddet ile tehdit çoğunlukla saldırı, taciz, tehdit, zorbalık, gözdağı verme şeklinde gerçekleşmektedir.

Sağlık kurumlarında şiddet  “hasta, hasta yakınları ya da diğer herhangi bir bireyden gelen, sağlık çalışanı için risk oluşturan, tehdit davranışı, sözel tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum” olarak tanımlanmıştır.

 

5.      Psikolojik Riskler

Sağlıklı bir çalışma ortamı, fiziksel bir takım unsurların yanı sıra aynı zamanda çalışanların psikolojisinin de sağlıklı kalmasını sağlayacak önlemleri içermelidir. Sağlık çalışanlarının işyerinde yaşadığı sorunlar sadece kendilerini değil, çalıştıkları sağlık birimini de etkileyecektir. Ancak sağlık çalışanları çoğu zaman ağır iş yükü, uzun çalışma saatleri, uykusuzluk gibi stres etmenleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Psikolojik riskler zamanında önlenmezse, iş kazası ve meslek hastalıklarına yol açabilmektedirler. Psikolojik ve kişisel unsurlar tek başlarına veya bir araya gelerek tehlikeye neden olabilirler.

6.      Ergonomik Riskler

Ergonomik olmayan çalışma koşullarında çalışmak zorunda kalan sağlık çalışanları kas ve iskelet yapılarına ilişkin meslek  hastalıklarına sıklıkla maruz kalmaktadır. Sağlık çalışanları özellikle ülkemizdeki yoğun ve uzun mesai saatleri nedeni ile bel ağrısı, ayak ağrısı, varis gibi birçok kas ve iskelet yapısına ilişkin hastalıktan şikâyetçi olmaktadır. Kas ve iskelet yapısına ilişkin olarak oluşan meslek hastalıkları büyük çoğunlukla uzun süreli periyotlarda ortaya çıkmaktadır.

Bu sakatlanmaların nedenleri genel olarak;

Vibrasyon üreten makinaların uzun süre kullanımı,

Ellerin ve kasların dönmesine neden olan görev ve aletler,

Ters yöne güç uygulamalarında,

Ellere, bileklere, sırta ve eklemlere fazla yük bindiği hallerde,

Kolların bas üzerinde çalışmaya zorlandığı zaman,

Belin eğilmeye zorlandığı işlerde,

Ağır yüklerin itilmesinden ve kaldırılmasından kaynaklanmaktadır.

 

KAYNAKÇA

 1.Köse Y. Hastanelerde Çalışan Hemşirelerin İş Sağlığı ve Güvenliği Konusundaki Bilgi ve Farkındalık Düzeylerinin Değerlendirilmesi. İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü  İşletme Anabilim Dalı Sağlık Kuruluşları Yöneticiliği Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.2016.

2. Işık O. Hastanelerde İş Sağlığı ve Güvenliğinin Korunmasında İşverenin Yükümlülüğü. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Doktora Tezi. 2019.

3. Sarıtaç D. Hastanelerde İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Yönetimi. Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü  İşletme Yönetimi Anabilim Dalı  Hastane ve Sağlık Kurumları Yönetimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. 2014.

4. Dereli Ea.Bir Üniversite Eğitim Araştırma Hastanesinde Çalışan Sağlık Çalışanlarının İş Güvenliği Düzeyinin Belirlenmesi. Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Bilimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.2018.